AKİL İNSANLAR HEYETİNİN
TAKİP SORUMLULUĞU/SİYASETE SİVİL KATKI
Mehmet Uçum
1- Akil İnsanlar Faaliyetinin Esasları
Oluşum: Hatırlanacağı üzeredönemin Başbakanı Sayın Erdoğan’ın 4 Nisan 2013 gününde Dolmabahçe’de yaptığı toplantıdan sonra akil insanlar adı verilen kişiler tüm ülkeye dağıldı. Günlerinin çoğunu görev alanı olan bölge illerinde geçiren bu kişiler büyük bir ilgiyle karşılandı ve akil insanlar faaliyeti barış sürecinin en popüler konularından biri haline geldi. Bazı illerde çoğunlukla marjinal ve etkisiz negatif tepkiler dışında akil insanlar çalışması toplumun büyük kesimi ile pozitif bir düzlemde buluşmayı başardı. Bu çalışmanın toplumsal barış sürecine olumlu etki yaptığı büyük çoğunlukla benimsenen bir görüş oldu.
Nitelik:Heyetin niteliği Türkiye toplumu ile bir temsil ilişkisi kurmak şeklinde belirginleşti. Elbette bu temsil ilişkisi siyasi ve hukuki bir temsil ilişkisi değildi. Yani siyasi veya hukuki vekil olmak sonucunu doğurmuyordu. Buradaki temsiliyet tamamen toplumsal zemine oturan bir ilişkiye işaret ediyordu. Her ne kadar heyette yer alma daveti Sayın Başbakan ve yardımcıları tarafından yapılmış ise de bu çağrı Türkiye toplumu adına yapıldı. Diğer deyişle Türkiye toplumu hükümet aracılığıyla akil insanları görevlendirdi.
İşlev:Heyetin işlevi toplumsal iradeyi bütün renkleriyle siyaset alanına taşımak oldu. Türkiye toplumu sürece ilişkin görüşlerini, kaygılarını, eleştirilerini akil insanlar aracılığıyla siyasi aktörlere aktardı.
Mesaj:Heyetin ortak mesajı birlik ve barış oldu. Çünkü akil insanların asgari ortaklığı kalıcı bir barışa kavuşma isteğiydi. Heyet üyeleri bireysel görüşlerini bu ortak mesaja zarar vermeyecek şekilde açıklayarak ahlaki ve etik yükümlülüklerine uygun davrandı.
Özellik:Heyetin özelliği gönüllülük esasına göre bir araya getirilmiş sivil bir girişim olarak somutlandı. Heyet herhangi bir parasal veya maddi karşılığı olmadan çalışmayı yürüttü. Çünkü niteliği gereği bu işin para karşılığı yapılması zaten mümkün değildi.
Tarz:Heyet gruplarıçalışma biçimlerini kendileri belirledi ve süreci kendileri yönetti. Her bölge grubu farklı tarzlar seçti. Bu nedenle çok çeşitli çalışma biçimleri çıktı.
Devletle İlişki:Heyetin devletle ilişkisi sadece güvenlik, ulaşım ve konaklama ihtiyaçlarının karşılanmasıyla sınırlı kaldı.Akil insanlar, kendi faaliyetlerinde devleti sürecin dışında tuttu ve devlet de sürecin dışında kalmayı kabul etti.
2- Akil İnsanların Takip Sorumluluğu
Raporlama:Akil insanların ilk görevi Türkiye toplumunun çözüm süreci ve demokratikleşme konusundaki iradesini tespit ederek siyasete aktarmaktı. Bu görev tamamlandı. Heyeti oluşturan bölge grupları çalışmalarını tamamlayıp raporlarını oluşturdular. Bu raporlar 26 Haziran 2013 günü Başbakan’la yapılan toplantıda hükümete sunuldu. Raporlar Türkiye toplumunun; çözüm sürecine ve demokratikleşmeye ilişkin görüşlerini, taleplerini, kaygılarını ve gelecek tasarımlarını içeriyordu. Raporlar, grup üyelerinin kişisel yaklaşımları değil bölgelerdeki insanlarımızın yaklaşımları esas alınarak hazırlandı. Dolayısıyla bu raporların felsefesi, öngördüğü gelecek ve ortaya koyduğu siyasal sistem tasavvuru topluma aittir.
Takip:26 Haziran 2013 gününden sonra akil insanların ikinci görevi başladı. Çünkü Türkiye toplumu akil insanlar aracılığıyla siyasete görev vermenin yanında akil insanlara da siyasetin bu görevi yerine getirme sürecini takip sorumluluğu yükledi.
Etki: Raporlarda yer alan taleplerin bir kısmının karşılandığı 30 Eylül 2013 tarihli demokratikleşme paketi çalışmanın siyasi ve hukuki etkisini somut olarak ortaya koydu. Bu düzenlemeler takip sorumluluğunun ne denli gerekli olduğunu da gösterdi.
Meşruiyet:Takip sorumluluğunun içerisinde çözüm ve demokratikleşme sürecinin aksaması yahut engellenmeye çalışılması halinde girişimde bulunmak da var. Bu girişim elbette akil insanların bireysel konumlarından, kişisel dünya görüşlerinden kalkarak alacakları bir tutum olmamalı. Heyette yer alan her üye bireysel kimliğiyle yaşanan sürece ilişkin çok farklı tutumlar alabilir. Ancak akil insan kimliğiyle yapılacak girişimler Türkiye toplumunun çözüm ve demokratikleşme için çizdiği çerçevenin içinde kalarak ve raporlarda somutlanmış yaklaşımlar esas alınarak geliştirilmeli. Bu zemin akil insanların bugün yaşananlar karşısında inisiyatif alarak çözüm ve demokratikleşme sürecini destekleyen girişimlerde bulunmasının meşru temelini oluşturuyor.
Görev:Bu nedenlerle akil insanlar heyeti üyelerinin,yaşadığımız bu gerilimli dönemde raporlardaki felsefe ve yaklaşımlar çerçevesinde çözüm ve demokratikleşme sürecini destekleyecek çabalarda bulunması gerektiği görüşündeyiz. Bu görev, takip sorumluluğunun bir gereğidir. Ayrıca bu görevi yerine getirmeyi kendi adımıza topluma karşı vicdani bir borç olarak görüyoruz.
Çağrı:Bu yaklaşımı benimseyen heyet üyelerinin birlikte ya da kendi tercihlerine göre oluşturacakları gruplar halinde elbette heyet dışındaki sivil aktörleri de sürece katacak şekildezaman kaybetmeden girişimlerde bulunmasını gerekli görüyoruz.Bu bağlamdaBaşbakan Sayın Davutoğlu’nun davetiyle yapılan 19 Ekim 2014 tarihli toplantı son derece önemlidir. Akil İnsanlar Heyetinin saha faaliyetinden sonra Türkiye Toplumu çözüm sürecindeki aktif rolden izleyici role geçti. Bugün Türkiye Toplumu’nun çözüm sürecinde yeniden devreye girmesine ihtiyaç var. Türkiye Toplumu 2013 yılı Nisan ve Mayıs aylarındaki gibi sürecin aktif öznesi olduğu pozisyonuna geri dönmeli, izleyici konumdan, tartışan ve görüş bildiren konuma geçmeli. Bu çerçevede çözüm süreci esas alınarak “Siyasete Sivil Katkı” girişimlerinin ülkesel ve yerel düzeylerde aktifleştirilmesi çağrısı yapıyoruz.
Çalışma Tarzı ve İşler: Nasıl girişimler yapılacağı, hangi biçimlerde çalışılacağı birlikte ya da gruplar halinde karar verilecek bir konu olabilir. Ancak siyasetin ihtiyaç duyduğu her türlü sivil katkı yapılabilmelidir. Danışmanlık işlevi olan arabuluculuk, izleme faaliyeti, tüm öznelerle görüşme çeşitliliğinin sağlanmasında üstlenilecek rol gibi çok değişik işlevler yerine getirilebilir. Çözüm Süreci Kuruluyla diyalog ve işbirliği halinde bazı çalışmalar yapılabilir.
Amaç ve Hedef:Hangi biçimde ve alanda olursa olsun yapılacak girişimlerin amacı Türkiye’nin demokrasisine aşama kazandırmak, hedefi ise çözüm ve barış sürecini demokratik bütünleşme üzerinden güçlendirerekbaşarıya ulaştırmak olmalı.
|